Yalnızlığı soruyorlar; yalnızlık bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.
Bu seriyi başlatmama sebep olan 2 etken var
- Psikoloğum ile artık görüşmüyor olmam.
- İçime atmaktan sıkıldım.
Dikkat!
- Yazılarımın içerisinde küfür olabilir.
- Sizin düşüncelerinize ters düşen düşünceler ve fikirler olabilir.
- Ego, kendini beğenmişlik, öfke, kibir, narsistlik bulunabilir.
- Bolca eleştiri olabilir.
- Din, dil, ırk, köken (buna söz veremem), cinsiyet ayrımı yapılmayacaktır.
- Yazım hataları olabilir.
Sürekli bunları yazıyorum çünkü bu kurallar bu serini anayasası.
Sevgili okurum, uzun zamandır bunu söylemiyordum “sevgili okurum”.
Çok büyük bir korkum var. Beynimin çalışmayı bırakması, ölmek. Ölmek konusu hakkında başka bir yazı yazcağım bugünün konusu 2. en büyük korkum yalnızlık. Hiç uzun bir ilişkim olmadı. Oysa ben uzun ilişki insanyım. Herkese kolay bağlanamam, zor vazgeçirim. En uzun ilişkim 2 hafta sürdü. Düşünün ya koskocaman bir 2 hafta dile kolay 14 gün.
Her gün, her gece aynı rüyayı görmekten sıkıldım. Korkuyorum çok korkuyorum. 60 yaşıma ayak bastığım zaman hala yalnız kalıyor olmaktan korkuyorum. 60 yaşında hala aynı şehirde yaşıyor olmaktan korkuyorum. İnanın çabalıyorum, sanırım yetmiyor. Ben çok umut dolu biriyimdir normalde ama herkesin kara geceleri var. Son 4 yıldır benim her gecem kara. Hayatın içinde bir yerde sıkışıp kalmışım gibi. Unutmuşlar beni sanki orada ve burası o kadar ıssız, soğuk ve kurak ki…
HEYY okumak zorunda değilsin dostum. Burası benim çöplüğüm mızmızlanmayı bırak çık dışarı.
Burası benim. Burası benim son kalem. Yıkılmasına izin vermiyorum. Burası yıkılırsa bende yıkılırım.
İnsan kendinden kopabilir mi? Kendi içinde kendini ararken başkasını bulabilir mi? Buldum sandığı kişi yanlış kişi olabilir mi?
Bu fotoğraf beni anlatıyor sanki. Ağır basan taraf hayallarim. Ben ise hafif kalmışım, çok ağır basmışlar. Fazla büyük hayallerim var. Sizlere söylesem kahkaha atarsınız dalga geçersiniz. Yüzünüze söylemem ama çok kırılırım, içime atar fazla dolunca da ağlarım. Dertlerimi anlattığım kimse yok. Hoş anlatamam da zaten sevmiyorum anlatmayı. Sanırım ağzım mühürlü. Zeki ve Yakışıklı olmak bu da benim lanetim. 🙂 🙂 🙂
Arkadaşlarımı seviyorum doğum günlerini unutsam bile. Hayatımın içersinde birçok dönüm noktası oldu. Çoğunu yapmak için çok çabaladım. Hayatıma yeni bir çizgi çekmeden önce (son dönüm noktam) bir söz vermiştim. Bu zamana kadar yanımda olan bu insanlar şimdiye kadar buradaysa ve benim böyle olmama rağmen yanımda kaldıysalar doğru insanlardır. Benim yaptıklarıma, dış görünüşüme, huysuzluğuma değilde kalbime bakıp hala yanımda kaldılarsa bu insanlar beni gerçekten sevmiş insanladır diye düşünüyorum. Bende onları seviyorum ve onların yanında olmak istiyorum. Umarım onları kaybedecek bir hata yapmam. (Baş harfleri Hasan, Mehmetcan, İrem. Evet baş harfi kardeşim sana ne burada kurallar biraz farklı.)
Sevgi eksikliği var içimde. Kalbiniz boşken gerçekten boş olduğunu hissediyorsunuz. orada olması gereken bir şey orada yok. Boş bırakılmış. Yerine başka şeyler konmaya çalışılmış ama olmamış. olmaz tabi nasıl olsun.
Fyodor Dostoyevski den Yeraltından Notlar okudunuz mu? Ben ilk 50 sayfasını okudum. Gerçekleri haykırması beni çok etkiledi. Herkes gerçekleri yazamaz. Buraya istediğim şeyi yazabilirim ve kimse gerçek mi yoksa sahte mi olduğunu anlamaz. Dostoyevski gerçekleri haykırarak bağırdı. İşte bunu herkes yapamaz. Ben yapmaya çalışıyorum.
İnsanlara sarılan birisi değilim. çok fazla sarılmak istiyorum. Beni bir gün görürsen hiçbir şey demeden sarıl olur mu. (bu olasılık %5 civarı çok düşük)
iyi geceler sevgili okurum. Korkusuz bir hayat dilerim.
Bir derin kuyuya benzer yalnızlık. Taş atmak kolaydır içine: ama bu taş dibe inecek olursa, kim çıkarabilir?