Bugüne kadar önceden yazılmış çevirileri okudunuz (yabancı sitelerden tek tek seçip çevirmiş olduğum yazılar) bu sitede ama şimdi benim yazdığım bir yazıyı okuyacaksınız, bundan sonra bu seri devam ettiği sürece benim yazılarımı okuyacaksınız.
Serimin ismi “Hiçlikten Yokluğa”.
Bu seriyi başlatmama sebep olan 2 etken var
- Psikoloğum ile artık görüşmüyor olmam.
- İçime atmaktan sıkıldım.
Dikkat!
- Yazılarımın içerisinde küfür olabilir.
- Sizin düşüncelerinize ters düşen düşünceler ve fikirler olabilir.
- Ego, kendini beğenmişlik, öfke, kibir, narsistlik bulunabilir.
- Bolca eleştiri olabilir.
- Din, dil, ırk, köken (buna söz veremem), cinsiyet ayrımı yapılmayacaktır.
- Yazım hataları olabilir.
- Öneri fikir ve yorumlarınızı aşağıda bulunan kutucuktan yapmayınız çünkü ilgilenmiyorum.
Virüs döneminde hayatıma yeni bir çizgi çektim birçok düşüncem ve fikrim değişti. Hayatımdan beni yıpratan insanları yavaş yavaş çıkarttım. Özgür birisi olmaya çalışıyorum. Özgürlüğe ve insan haklarına tapan biriyim. Zor şartlar içeresinde üniversite okumaya çalışıyorum. Hayatımda hiç görmediğim bir üniversiteden mezun olabilirim. Peki.
Bu kısımı bir kenara bırakırsak okulu bırakmak veya mezun olmayı iple çekiyorum, iki fikrin çok arasındayım aslında. Bizim komşu ülkede mezun olan insanlar asgari ücretle çalışıyor ya da iş bile bulamıyor. Üniversite okumuş ya da okumamış hiç fark etmiyor. Diğer gençler gibi benimde Amerika da garson olma hayalim var. İnsanlar günde 100 Dolara kadar maaş alabiliyorlar bizim komşu ülkede hangi garson ya da geç garsonu kim günde 100 dolar kazanıyor? Ben günde -10tl (1,28 dolar) zarar yapıyorum. Yurt dışında garson olmak gibi bir hayalim yok fakat Kanada da hayat kurmak ve yaşamak gibi bir hayalim var.
Geri kafalı zihniyetler yüzünden artık kafayı yemek üzereyim. Dayanma noktamı çoktan geçtim.
Türkiyeyi daha iyi bir konuma getirmek istiyorum zeki, düşünebilen, sorgulayan, körü körüne inanmayan insanlar olsun istiyorum. Bu savaşı Atatürk ve Türk gençliği için veriyorum. Bu blog o yüzden var, o yüzden arkadaşlarımdan borç para alıp sitenin host parasını ödüyorum. Bu blog bir gün kapanırsa ben 5 parasız kalmışım ve sefalet içinde yaşıyorum demektir. Vermiş olduğum cehalet savaşını kaybetmişimdir.
Sadece kendimizi kurtarmak olmaz. Benim felsefeme göre hep ya da hiç. Hep beraber kurtuluruz ya da hiç kimse kurtulamaz. Kendimi kurtarabilirim, savaşları durduramam. Kendime daha iyi bir hayat sunabilirim, evsiz, öksüz çocuklara bunu yapamam. Kendi karnımı doyurabilirim, aç çocukları doyuramam. Kendi… Kendime bunları yapabiliyorsam yaptıktan sonra nasıl mutlu olurum. orada birileri aç yatarken, birileri acaba bugün ölecek miyim korkusu ile evinde beklerken, birisi ailesini yeni kaybetmiş soğukta bir bank üzerinde oturup içine doğru ağlarken nasıl mutlu olabilirim? Lüks bir yaşam? Güzel bir kadın? Güzel arabalar? Güzel yemekler? Son teknoloji cihazlar? bunlar seni mutlu mu ediyor? Bunlar beni mutlu etmiyor.
Devletler insanlara sayı olarak bakmayı ne zaman bırakacak acaba. İnsanlar insandır bizler sayılardan ibaret değiliz. Kısıtlı özgürlüğümün elimden alınmasından korktuğum için fikirlerimi bile açıkça yazamıyorum. İfade özgürlüğüm nerede? Göremiyorum.
Yorum yazmayın ilgilenmiyorum demişsin ama kendimi tutamadım. Öncelikle bir şeyleri değiştirebileceğine inandığın için tebrik ederim seni. Eğer yazına gelirsek savaşlar bitmeyecek yazdığın diğer şeylerde olmaya devam edecek. Senin açtığın bir blog ve yazdığın yazı bunları durduramayacak. Bunu okuduktan sonra insanlar daha bilgili olmayacak, kafalardan birden şimşekler çakıp ülkeyi değiştirmeye çalışmayacaklar. Bu yazı 2 gün sonra unutulacak. Savaşlar ve çocuk ölümleri devam edecek. Bende istemem bunların devam etmesini ama dünya böyle maalesef.
Sen ben ve bizim gibi dusunenler yani sessiz cigliklarimiz ve bir şeyleri düzeltebilme çabamız hepligin içindeki hiçliğimiz.çokluğun içinde yok oluşumuz hep yaşadığımız evreni çevremizi güzelliklerle doldurma çabamız. Hepsi lafı güzaf
60 yaşındayım kendimi bildim bileli biz olma birlik olma ulkeme insanlığa tüm canlılara yardımcı olabilmek uğruna yaşadım ve gücüm bittiği bir anda bir genç dünyayı sen mi kurtacaksin teyze demişti. Belki dünyayı kurtaramam ama en azından yok oluşuna katkı sağlamam.İşte böyle bizim gibi düşünenlerin çaba sarfedenlerin cogalmasi dilegim
Umarım çoğalır ve sessiz çığlıklar olmaktan çıkarız